Bugün 24 Ağustos 2025 Pazar
  • Antalya23 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4431.666
    %0.00
  • Dolar
    40.8328
    %0.00
  • Euro
    47.8364
    %0.00

MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

TÜRK VE BATI KÜLTÜRÜ'NDE ÖRTÜK FELSEFE

24 Ağustos 2025 Pazar 12:51

Felsefe çoğunlukla sistematik düşünürlerin eserleriyle tanımlanır. Oysa insan topluluklarının gündelik yaşamında, mitlerinde, destanlarında ve sözlü kültür ürünlerinde de felsefî bakış açıları bulunur. Bu tür düşünce literatürde “örtülü felsefe” olarak adlandırılır. Kavramın kökeni Wilhelm Dilthey’in yaşam felsefesi anlayışına kadar uzanır; Dilthey, insan yaşamının yalnızca bilimlerle değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel bağlamdaki anlam yapılarıyla kavranabileceğini vurgular [1]. 20. yüzyılda Michael Polanyi, “örtük bilgi” kavramıyla bu çizgiyi derinleştirmiştir; ona göre insan, bilginin tamamını açıkça ifade edemez ve bilginin önemli bir kısmı sezgisel, deneyimsel ve örtük bir boyut taşır [4].

Türk halk kültüründe atasözleri, destanlar ve halk edebiyatı ürünleri aracılığıyla güçlü bir örtülü felsefe göze çarpar. Atasözleri gündelik söyleyiş içinde felsefî tavırları açıkça ortaya koyar: “Komşu hakkı Tanrı hakkı” etik değerlerin kutsallaştırılmasını; “Azıcık aşım kaygısız başım” Stoacı bir kanaatkârlığı; “Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane” ise ölümün kaçınılmazlığına dair kaderci bir metafiziği dile getirir. Türk destanlarında insanın kaderiyle mücadelesi, toplumun siyaset anlayışı ve doğa ile kurulan kozmik ilişki ön plana çıkar. Ergenekon Destanı demir dağı eriterek özgürlüğe çıkışı simgeler ve insan emeğiyle kaderini değiştirebileceği düşüncesini yansıtır. Oğuz Kağan Destanı gök-tanrı merkezli bir cihan hâkimiyeti ülküsüyle kozmik düzenle uyumlu siyaset anlayışını dile getirir. Yer-su inancı doğa varlıklarının kutsallığını ortaya koyar ve panteist bir yaklaşımı temsil eder. Halk edebiyatında Yunus Emre’nin “Bir ben vardır bende benden içeri” dizesi insanın içsel varlığı ve bilinci üzerine örtük bir metafizik anlayış sunarken [2], Karacaoğlan’ın şiirlerinde ise insan-doğa bütünlüğü güçlü bir şekilde hissedilir.

Batı kültüründe de örtülü felsefenin izleri mitolojilerden dinî metinlere kadar uzanır .Yunan mitolojisinde Prometheus’un ateşi insana vermesi, bilginin ve özgürlüğün bedelini vurgular [3]. Sisyphos’un sonsuz çabası ise hayatın absürdlüğü üzerine yapılan felsefelerin temelini oluşturmuştur . Hıristiyan geleneğinde Yuhanna İncili’nde geçen “Önce söz vardı” (Yuhanna 1/1) ifadesi logos kavramı üzerinden varlık ve bilgi felsefesine işaret eder. İsa’nın Dağ Vaazı’ndaki öğretiler evrensel etik değerler olarak yorumlanmıştır. Grimm masallarında iyinin kötüyü yenmesi ahlâkî düzen anlayışını, Kral Arthur efsanelerinde ise adalet, kahramanlık ve eşitlik üzerine örtük bir siyaset felsefesini destekler.

Türk ve Batı kültürleri karşılaştırıldığında farklılıklar belirginleşir. Türk düşüncesinde doğa kutsaldır; Batı’da ise çoğu zaman tanrıların çatışma alanı olarak görülür. Türk atasözlerinde kaderci bir anlayış baskınken, Batı geleneğinde insan iradesiyle kader arasındaki çatışma daha çok vurgulanır. Türk halk kültürü topluluk dayanışmasını ön plana çıkarırken, Batı geleneğinde bireysel sorumluluk daha güçlüdür. Yunus Emre’nin içsel ben vurgusu, Batı’da Augustinus’un Tanrı’ya içsel dönüş öğretisiyle dikkat çekici paralellikler taşır.
Sonuç olarak örtülü felsefe, halk kültürlerinin düşünce dünyasının önemli bir boyutudur. Türk kültüründe topluluk, doğa ile uyum ve kader vurgusu baskınken, Batı geleneğinde birey, özgür irade ve etik sorumluluk öne çıkar. Bu örtük düşünceler, yazılı felsefe sistemlerinin oluşmasına zemin hazırlamış ve insanlığın ortak düşünce mirasını beslemiştir.

KAYNAKLAR

[1] Wilhelm Dilthey, Introduction to the Human Sciences, Princeton University Press, 1989, s. 23–27. 

[2] Mustafa Tatcı, Yunus Emre Divanı, MEB Yayınları, Ankara 1991, s. 112.

[3] Hesiod, Theogony, Trans. Hugh G. Evelyn-White, Harvard University Press, 1914, s. 40–45.

[4] Michael Polanyi, The Tacit Dimension, University of Chicago Press, 1966, s. 4–Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri,
Alfa yayınları.sf.18.25.istanbul.2018.

Bu yazı toplam 274 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim