Bugün 08 Aralık 2025 Pazartesi
  • Antalya11 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5737.534
    %-0.11
  • Dolar
    42.5544
    %0.08
  • Euro
    49.5209
    %0.14
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
KARANCI: "ANTALYA DEPREM BÖLGESİ DEĞİL ALGISI YANLIŞ"
08 Aralık 2025 Pazartesi 19:25

KARANCI: "ANTALYA DEPREM BÖLGESİ DEĞİL ALGISI YANLIŞ"

Jeoloji Mühendisleri odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı: "Antalya’nın deprem tehlikesi sadece derin depremlerden ibaret değildir. İlimizin batısında ve kuzeybatısında Fethiye–Burdur Fay Zonu gibi aktif faylar vardır."

Antalya'da ardı ardına yaşanan depremlerin ardından açıklamalar da peşpeşe geldi. Üniversiteler ve STK'lardan yapılan açıklamalar birbirini izledi. Yaşanan depremlerle ilgili açıklama yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Karancı, şunları söyledi:

"Bildiğiniz üzere dün gece bir deprem yaşadık ve tedirgin bir gece geçirdik. Bu sarsıntının etkisini henüz konuşuyorduk ki bugün saat 13:21’de, Kandilli Rasathanesi verilerine göre Aksu–Topallı merkezli 4.9 büyüklüğünde, yerin yaklaşık 95 kilometre derinliğinde bir deprem daha meydana geldi. Depremin hemen ardından, ilk dakikalarda AFAD ve Kandilli Rasathanesi gibi kurumların otomatik çözümleri arasında lokasyon ve derinlik farkları vardı. An itibarıyla deprem çözümlemeleri tamamlandı, veriler netleşti. Artık biliyoruz ki yaşadığımız deprem, derin odaklı bir depremdir. Yani yüzeye yakın yerel bir kırıkta değil, bölgenin altında işleyen çok daha büyük bir tektonik süreç içinde oluşmuştur. Kandilli’nin paylaştığı odak mekanizmasına baktığımızda da bindirme (ters) fay karakterli, Afrika–Anadolu levha etkileşimiyle uyumlu bir hareket görüyoruz."
Antalya’nın Aksu ilçesi ve yakın çevresi, Doğu Akdeniz’in en aktif tektonik bölgelerinden biri olan Kıbrıs Yayı dalma-batma zonunun kuzey kesimine yakın bir konumda olduğunu belirten Karancı; "Antalya’nın hemen güneyinde yer alan Kıbrıs–Helen Yayı dalma-batma zonu, Doğu Akdeniz’in en büyük tektonik sistemlerinden biridir. Afrika Levhası, Akdeniz’in derinliklerinde Anadolu Levhası’nın altına doğru dalmaya devam ediyor. Farklı derinliklerde depremler üretebiliyor ve bugün yaşadığımız 95 km derinlikli deprem de tam olarak bu mekanizmanın bir sonucudur.
Antalya’nın deprem tehlikesi sadece derin depremlerden ibaret değildir. İlimizin batısında ve kuzeybatısında Fethiye–Burdur Fay Zonu gibi aktif faylar vardır. Bu nedenle “Antalya deprem bölgesi değil” şeklindeki yanlış algının bilimsel bir karşılığı yoktur. Antalya, çok bileşenli bir deprem tehlikesi taşımaktadır" dedi.

whatsapp-image-2025-12-08-at-19-14-55-1-001.jpeg

Deprem bir doğa olayıdır. Ama afete dönüşmesi ihmalin sonucudur.

Yerel yönetimlerdeki Jeoloji Mühendisliği ihtiyacına ve imara açmadan önce yapılması gereken zemin etüt çalışmasının önemine değinen Mustafa Karancı; "Bugün bir kez daha gördük ki belediyelerimizde jeoloji mühendisi istihdamı artırılmak zorundadır. Zemin bir binanın kaderidir. Zemin etütlerini gerçek anlamda değerlendirecek, imar kararlarını bilim temelinde şekillendirecek olan jeoloji mühendisleridir. Bu uzmanlar kâğıt üzerinde imza için değil, sahaya çıkıp inceleme yapmak için görevlendirilmelidir. Bir diğer konu: Rastgele imar kararları artık tarihe karışmalıdır. Bir bölgeyi imara açmadan önce o alanın jeolojik–jeoteknik özellikleri detaylı şekilde incelenmeli; sıvılaşma, taşkın, heyelan, yeraltı suyu ve depremsellik gibi tüm parametreler değerlendirilmelidir. “Buraya yerleşim yeri kurulabilir mi?” sorusunun cevabı bilimsel etütlerle verilmelidir. Her parsel için yapılan zemin etütleri de sadece prosedürü tamamlamak için yapılmamalı; binanın zemine nasıl güvenle oturacağı bilimsel olarak belirlenmelidir. Çünkü hep söylüyoruz: Yapı ile zemin ilişkisini doğru kurmazsanız, güvenli yapılar yaptığınızı iddia edemezsiniz" dedi. Son olarak yapılan yanlış imar uygulamalarına, tarım alanlarının rastgele imara açılmasına değinen Mustafa Karancı sözlerini şu dikkat çekici cümlelerle tamamladı:

"Depremsellik ve jeoloji kentin kader defteridir; satırlarını okumadan imara açan her karar, geleceğe bırakılmış bir borç senedidir. Tarım alanlarını imara açıyorlar, falezlerin üstüne yüksek katlı binalar dikiyor. Yeraltı suyunun yüksek olduğu, sıvılaşma riski taşıyan zeminlere geleceğin yükünü bindiriyorlar. Sonrasında faturayı ödemekten korkuyorlar; çünkü doğa, yapılan her hatanın bedelini er ya da geç tahsil eder, biliyorlar."

Kaynak: HABER MERKEZİ
Bu haber toplam 341 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim