Bugün 17 Mayıs 2024 Cuma
  • Antalya23 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2465.437
    %-0.05
  • Dolar
    32.2606
    %0.03
  • Euro
    35.0379
    %-0.32
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Yangınlara karşı önlemler önceden alınmalı”
12 Ekim 2023 Perşembe 17:21

“Yangınlara karşı önlemler önceden alınmalı”

MMO Antalya Şubesi ile ANTGİAD işbirliğinde TÜYAK desteğiyle “Binalarda Yangın Güvenliği Farkındalık Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmacıları, afetlere karşı önlemlerin sonradan değil önceden alınması gerektiğinin altını çizdi.

MMO Antalya Şubesi ile ANTGİAD işbirliğinde TÜYAK desteğiyle “Binalarda Yangın Güvenliği Farkındalık Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmacıları, afetlere karşı önlemlerin sonradan değil önceden alınması gerektiğinin altını çizdi. Yangınların bir afet ve büyüyen kentler için önemli bir problem olduğunu dile getiren MMO Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, yangın risk haritalarının oluşturulması gerektiğini vurguladı. ANTGİAD Başkanı Osman Sert ise, Antalya’nın turizm ve tarımın başkenti unvanlarına “güvenli yaşamın başkenti” ifadesinin de eklenmesini istediklerini söyledi.

 

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şubesi ile Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) işbirliğinde, Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) desteğiyle “Binalarda Yangın Güvenliği Farkındalık Sempozyumu” düzenlendi. MMO Konferans Salonu’nda 1 oturum ve 1 panel olarak gerçekleştirilen sempozyumda, yangın güvenliğinin önemi ve mevcut yangın yönetmeliği, mesken tipi mevcut binalarda alınması gereken önlemler, turizm tesisleri ve konaklama amaçlı binalarda alınması gereken önlemler ele alınarak “Özellikli Bina ve Yerleşim Alanlarında Yangın Yönetmeliği Uygulamaları” üzerine tartışmalar gerçekleştirildi.

sam-5266.jpg

“ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIM VE ÖNERİLER SUNMA BİLİNCİYLE HAREKET EDİYORUZ”

“Oda olarak geleneğimizden gelen kültürle kentimizin sorunlarına ve oluşabilecek her türlü soruna duyarlı olmayı bir görev olarak kabul ediyor, bu kapsamda da sorunlara ya da sorun teşkil edebilecek konulara çözüm odaklı yaklaşımlar üretme ve öneriler sunma bilinciyle hareket ediyoruz” diyen MMO Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, kentin tüm dinamikleri ile iş birliği içinde toplumsal ve kamusal fayda odaklı çalışmalar yapmayı her zaman hedeflerinde tuttuklarını söyledi. Aynı vizyonda birleştikleri ANTGİAD ile Antalya’da toplumsal fayda odaklı bir çalışmayı birlikte yürütmeyi kararlaştırarak yola çıktıklarını belirten Atmaca, “Bugün kentte çok da konuşulmayan ama çok önemli bir konu olan binalarda yangın güvenliği konusunu masaya yatırdık ve bu farkındalık sempozyumunu hep birlikte organize ettik” diyerek ANTGİAD ve TÜYAK yönetimlerine teşekkür etti.

 

“ÇOK SAYIDA EKSİK VE HATA VAR”

Yangın tesisatının öneminden, sanayi ve konut yangınlarından bahseden Atmaca, şunları kaydetti:

“Konut tipi binalarda yangın çıktığı yönündeki haberlerin günden güne artmasını üzülerek takip etmekteyiz. Binalarda yangın dolapları mobilya içinde gizlenmiş ve yeri belirsiz halde. Yangın merdivenleri depo olarak kullanılmakta, yangın güvenlik sisteminin belirli aparatları yerinde bile yok. İlk olarak 2007 yılında çıkan, daha sonra defalarca revize edilen ‘Binaların yangından korunması hakkında yönetmelik’ mevcut olsa da uygulamada çok sayıda eksik ve hatanın ya da uygulama güçlüğü olan madde olduğunu görmekteyiz. Konut tipi binalarda yangın güvenliğinin sağlanmasında yönetmeliğin yayınlanması öncesi ve sonrası iskan alan binalar için ayrı ayrı olmak üzere 2 temel problemin olduğunu görüyoruz. 2007 yılı sonrası yapılan yeni binalarda iskan öncesi yangın güvenliği ile ilgili yönetmelik hükümlerinin yerine getirilip getirmediği ilgili belediye tarafından kontrol edilmekte. Bina yüksekliğine bağlı olarak yangın merdivenleri ve bu merdivenlerin basınçlandırılması ya da yangın tüpleri ve yangın hortumlarının kullanımı üzerine zorunluluklar söz konusu. Ancak bina ömrü boyunca yangın güvenlik sisteminin çalışır vaziyette sürekliliğinin sağlanıp sağlanmadığı hususunda hiçbir denetim söz konusu değil. 2007 yılı öncesi iskan alınan binalardaki tedbirsizlik ise çok önemli bir problem. Bu eski binalarda genellikle hiçbir tedbirin alınmadığını görmekteyiz. Halbuki 2007 yılında çıkan yönetmelikte mevcut konut tipi binalarda da bina kullanım amacı ve özelliklerine bağlı olarak alınması gereken tedbirler yer almakta. Bina sorumluları olan yöneticilerin de yönetmelikte geçen sorumluluklarının farkında olmadıkları maalesef bir gerçek.”

 

KONAKLAMA AMAÇLI TURİZM BİNALARINA DİKKAT ÇEKTİ

Kontrolü zor ve toplu halde yaşanılan bir diğer bina tipinin ise konaklama amaçlı turizm binaları olduğunu söyleyen Atmaca, “Bu binalarda yangın ile ilgili tedbirlerin baştan alınması gerektiği gibi bina ömrü boyunca sürdürülebilirliği de kritik bir konudur. Projede ön görülen birçok tedbirin uygulamada eksik kaldığını ya da bakım, test ve periyodik kontrol noktasında eksikliklerin bulunduğunu gözlemlemekteyiz” dedi. 

sam-5277.jpg

“ALINACAK TEDBİRLERİN ÖNEMİ GÖZ ÖNÜNDE”

Kaleiçi gibi dar sokaklar üzerine genellikle ahşap malzemeden imal yapılaşma alanlarının da önemli bir problem olduğuna işaret eden Atmaca, “Buralar bina ve yerleşim alanlarıdır. Yakın zamanda yaşanan yangın afeti ve verilen can kayıpları bu gibi yerleşim alanları için alınacak tedbirlerin önemini gözler önüne sermekte” diye konuştu.

 

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNDU

Çözüm önerilerini de dile getiren Atmaca, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Gerek konut tipi gerek konaklama amaçlı her türlü binada yangın güvenliği tedbirlerinin sürekliliği için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı ve ilgili güvenlik sistemlerinin bina ömrü boyunca çalışır vaziyette hazır olup olmadığının kontrolü için bir denetim mevzuatı oluşturulmalı. Mevzuat içeriğinde kusurlar kademelendirilmeli, asli ve tali kusurlar belirlenmeli, binanın iskan tarihi göz önüne alınarak risk temelli kontrol maddeleri oluşturulmalı. Binalar için 2007 yılından beri geçerli yönetmeliğimiz mevcut olsa da uygulanabilir olmayan birçok hükmü bulunmakta. Denetim mekanizmalarının başlaması öncesi bu hükümlerin düzeltilmesine ihtiyaç var. Yangın bir afettir ve büyüyen kentler için önemli bir problemdir. Deprem risk haritalarına benzer biçimde kentler için “yangın risk” haritaları oluşturulmalı, öncelikli alanlar için alınacak tedbirler belirlenmeli, bir afet anında bölgenin riskine göre yapılacak eylemler baştan planlı olmalı. Şehirlerde yangın risk haritası oluşumu için belediyeler öncü çalışmalar yapmalı. Kentte bulunan bölgelerin hassasiyetine göre risk tespitleri yapılmalı, öncelikler oluşturulmalı, sınıflandırılmalı ve bu kapsamda eylemsel adımlar hızla atılmalı.”

sam-5270.jpg

“YANGIN GERÇEĞİ GÜNDEMİMİZDEN HİÇ ÇIKMAYAN BİR KONU”

Çok önemli olarak gördükleri sempozyumun Antalya’nın kanayan bir yarasına pansuman olacağına inandıklarını ifade eden ANTGİAD Başkanı Osman Sert ise, şunları dile getirdi:

“Binalarda Yangın Güvenliği Sempozyumu birkaç açıdan son derece önemli. Yangın gerçeği Antalya’nın gündeminden hiç çıkmayan bir konu. Yangın denince tüm Antalyalıların aklına ilk olarak orman yangınları gelir. Orman yangınları maalesef bu coğrafyanın bir gerçeği olmuştur. Manavgat yangınının acısı halen yüreklerimizde. Bu vesileyle o cehennemi anımsatan yangını söndürmek, yanan yerleri tekrar ağaçlandırmak, halkımızın yaralarını sarmak için verilen mücadeleyi de takdirle karşıladığımızı bilmenizi isterim. Ancak orman yangınları bizlere göstermiştir ki yangınla daha çıkmadan, ya da küçükken mücadele etmek gerekir. Kontrolü kaybettiğinizde, doğa da aleyhinizde hamleler yaptığında artık iş işten geçmiştir. Önünde dünyanın en iyi yangın söndürme teşkilatları bile çaresiz kalmaktadır.”

 

“GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAK BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ OLMALI”

Bina güvenliğine de bu şekilde bakmak gerektiğini vurgulayan Sert, “Yangınla ortaya çıkmadan mücadele etmek, gerekli önlemleri almak birinci önceliğimiz olmalı. Yangın çıktığında da müdahaleyi kolaylaştıracak, can kaybını ortadan kaldıracak sistemlerin kurulması son derece önemli. Burada binaların mimari projesinden yani mimarlık ve mühendislik eğitiminden başlayan bir süreçten bahsediyoruz. Ülke olarak yaşadığımız deprem felaketleri ve yine İzmir Folkart Yangını da bize gösterdi ki binaların estetiğine verdiğimiz önem bizi hayatta tutmuyor. Dışarıdan kale gibi görünen binalar hatta siteler bir depremde yerle bir olup insanlarımıza mezar olabiliyor, ya da bir yangın felaketinde küle dönebiliyor. Artık güvenli barınmanın ancak binayı her türlü afete karşı dirençli dizayn etmekten geçtiğini hepimiz biliyoruz” ifadelerini kullandı.

sam-5278.jpg

“BİLİNÇLENME YANGINLARI AZALTIYOR”

Antalya’nın tarihi dokusunu oluşturan Kaleiçi ve Haşim İşcan Bölgesi’nde, Organize Sanayi Bölgesi’nde ve son olarak da Eski Sanayi’de yangınlar yaşadığını hatırlatan Sert, “Can kayıplarımız oldu, maddi hasarlar yaşadık. Diğer taraftan itfaiye teşkilatımızın bu yangınlarda kahramanca mücadele sergilediğini de belirtmem gerekir. Verilere baktığımızda Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Teşkilatımız, 2022 yılında 7 bin 237 adet yangın müdahalesi gerçekleştirmiş. Bu sayı 2021’de 7 bin 847, 2020’de 8 bin 418 adet. Yani müdahale edilen yangın sayısında bir azalma görüyoruz. Bu azalmanın bilinçlenmeden ve yangın vakasındaki azalmadan kaynaklı olduğuna inanıyorum. Nitekim 2022’de 613 yangın güvenliği eğitimi ile 68 bin 357 kişiye ulaşılmış. Önceki yıllarda da verilen eğitimlerin her yıl 68 bin kişi düzeyinde olduğunu görüyoruz. Buna ek olarak işyeri açma ruhsatı için başvuran 5 bin 759 iş yeri denetlenmiş, 372 adet de planlı denetim yapılmış. Tüm itfaiye teşkilatlarımıza çalışmaları için teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

 

“DENETİMİ TEK BİR KURUMUN YÜRÜTMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

Yangın konusunun sadece itfaiye teşkilatının sırtına yüklenemeyecek kadar kapsamlı bir içeriğe sahip olduğunu da söyleyen Sert, “Bizim denetim mekanizmamızı daha güçlü sac ayakları üzerine oturtmamız gerektiği açık. Sistemde mevzuattan kaynaklı denetim sorunları var. Nitekim işyeri açılışında kontrol görevini yerine getiren itfaiye teşkilatımızın mevcut işgücü ve altyapı ile 60 bin ATSO, 100 bin AESOB üyesinin işerlerini denetlemesi çok da mümkün görünmemekte. Bu veriye 2,7 milyon nüfusun yaşadığı konutlar, milyonlarca turiste ev sahipliği yapan oteller eklendiğinde ortaya sürekli denetlenmesi gereken müthiş bir büyüklük çıkmakta. Sahip olmamız gereken bu devasa kontrol ve denetim mekanizmasını tek bir kurumun yürütmesi mümkün değil. Bu konuyu çok daha geniş bir tabanda ele almak; bilimle, ortak akılla sürekliliği olan bir kontrol mekanizması kurmak durumundayız. Bu noktada da her bir kuruma, yetkinliği olan her bir ferde görev yükleyen bir yapı kurmamız gerektiğini düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“AFETE DİRENÇLİ KENTLER KONUSUNDA ÇOK HASSASIZ”

Dernek olarak afete dirençli kentler konusunda özel hassasiyete sahip olduklarını belirten Sert, “Bu vizyon doğrultusunda 4 Mart 2022’de Akdeniz Üniversitemiz ile Deprem Çalıştayımızı gerçekleştirdik. Sonuç bildirgesinde ve diğer farklı programlarımızda her fırsatta Antalya için deprem master planının gerekliliğine vurgu yaptık. 11 ilimizi etkileyen Maraş ve Hatay depremlerinin hemen sonrasında yine hızlıca görüşlerimizi içeren bir dosya oluşturup kamuoyu ile paylaştık. O dosyada belirtilen ve bizim sorumluluk almamız gereken hususlarda kendimizi görevli bildik ve üyelerimizle iş birliği içerisinde bölgeye yardımlar gönderdik. ANTGİAD adını taşıyan, 16 ailemize ev sahipliği yapan bir konteyner yaşam alanı kurduk. Tabi ki afet başlığı sadece depremden oluşmuyor. Yangınlar, fırtınalar, seller, toprak kaymaları bu başlıkta yer alan sadece birkaç konudan birisidir. Biz, Antalya’nın afetlerle mücadele konusunda Türkiye’nin parmakla gösterilen ili olmasını istiyoruz ve ekonomiye ilişkin çalışmalarımızın yanı sıra bu hedef doğrultusunda da çalışıyoruz. Antalya’mız ülkemizin gözbebeği ve büyük Atatürk’ün dünyanın en güzel yeri olarak tanımladığı bir ilimizdir.  Antalya bugün ülkemizin turizm ve tarımsal üretim başkentidir. Bu başarı kolay kazanılmamıştır. Bu başarının altında iş insanlarının, çalışanların, odaların borsanın tüm merkezi ve yerel yöneticilerin büyük emekleri, hep birlikte ortaya koydukları fedakarlıklar vardır” dedi.

sam-5288.jpg

“ANTALYA, GÜVENLİ YAŞAMIN BAŞKENTİ OLMALI”

Antalya’nın turizm ve tarımın başkenti unvanlarına “güvenli yaşamın başkenti” ifadesinin de eklensin istediklerini söyleyen Sert, “Bu vizyon doğrultusunda da hep birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu kentte yaşayan her bir fert depreme, yangına, doğal afetlere karşı en güçlü önlemlerin alındığı, doğal afetlere dirençli bir kentte yaşadığını bilsin, hissetsin istiyoruz. Hemşerilerimiz ve her yıl Antalya’mızda konuk ettiğimiz on milyonlarca misafir bu kentte başlarını yastıklarına güvenle koysunlar istiyoruz. Güvenli yaşamın başkenti olmak şüphesiz ki oldukça güçlü ve ulaşması zor bir hedef. Bunu ancak ortak akılla, bilimle, doğru iş planları ile sivil toplum desteğiyle, merkezi ve yerel yönetimin eşgüdümüyle yol alarak başarmak mümkün.  İşte bu sempozyumum bu meşakkatli yola katkı veren bir etkinlik olduğunu düşünüyorum” diyerek MMO ve TÜYAK yönetimlerine teşekkür etti.

 

“HER TÜRLÜ SORUMLULUĞU ALMAYA HAZIRIZ”

Yangınlara karşı teknik önlemlerin, yangın durumunda söndürülmesini sağlamak ve o esnada insanların güvenli bir şekilde tahliyesi için gerekli önlemleri almanın, itfaiyecilikle birlikte uzmanlık alanları olan mekanik tesisat kapsamına giren bir konu olduğunu belirten TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener ise, yangın konusundaki çalışmaları anlattı.  “Son yıllarda, ülke genelinde çıkan yüzlerce yangında çok sayıda yurttaşımızın yaşamını yitirdiğini, yaralandığını, büyük maddi kayıplar oluştuğunu biliyoruz. Bu vakaların oluşmasının ve facialara dönüşmesinin önüne geçmek için atılacak adımlarda uzmanlıklarımız kapsamında her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu buradan bir kez daha belirtmek isterim” diyen Yener, bu alanda öncelikle kamu otoritesinin yapması gereken düzenlemeler bulunduğunu söyledi.

sam-5285.jpg

“YANGINLARA KARŞI ÇÖZÜM KONUSUNDA YETERLİ ÇALIŞMA YAPILMIYOR”

Yangınlar sonrasında yapılan çalışmaların sadece kaynak ve nedenleri bulmaktan öteye gitmediğini, kaynak ve neden bulunduktan sonra çözüm konusunda yeterli çalışma yapılmadığını ve yangın güvenliği ile ilgili sorunların sonraki yangınlara kadar unutulduğunu dile getiren Yener, “Yangınların ve endüstriyel yangınların özellikle son yıllarda sıklıkla olması konuya ciddiyetle eğilmeyi gerektirmekte. Bu noktada 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi düzenlemelerle getirilen sistemin yangın, patlama, iş kazaları vakalarını önlemek üzerine kurgulanmadığı, yönetmelikte belirlenen kurallar da denetlenmediği için kağıt üzerinde kaldığını söylemek mümkün” diye konuştu.

 

“MEVZUAT YENİDEN DÜZENLENMELİ”

Her tür yangın, patlama, kaza ve ölümleri engellemek için mevzuatın “önce insan, önce insan hayatı, sıfır kaza” yaklaşımı ile yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydeden Yener, konuşmasına şöyle devam etti:

“Öncelikle de 2012 öncesinde olduğu gibi, bina inşaat ruhsatlarının alınması konusunda itfaiye ve meslek odalarının onayları geri getirilmeli. Bu onay işlemlerine inceleme onayları da eklenmeli, binalara ait bütün riskler pasif ve aktif önlemlerle inşaata başlanmadan test edilmeli, yönetmelik ve standartlar ile gerekli sistemler projelere yansıtılmalı. Özellikle endüstriyel tesislerin kabul komisyonlarında itfaiye ve ilgili meslek odalarından ilgili teknik uzmanlar ile işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının bulundurulması zorunlu olmalı. Yangın nedenleri ve hasarları üzerine veri ve bilgilerin toplandığı bir Yangın Bilgi Bankası kurulmalı. Toplanan bilgiler doğrultusunda Binaların Yangından Korunması Yönetmeliği ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin revize edilmesi için TMMOB, Tabipler Birliği, sendikalar, belediyeler, itfaiye teşkilatları, işveren temsilcileri, sigorta şirketleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan oluşan ortak bir çalışma grubu kurulmalı. Endüstriyel Tesislerde Yangın Tesisatı Periyodik Kontrolleri için gerekli mevzuat düzenlemeleri, TMMOB’ye bağlı Odaların ve TÜYAK’ın içerisinde yer alacağı bir şekilde yapılmalı. Personel eğitim ve belgelendirilmesi Odalar eliyle yapılmalıdır. Bu süreçte her türlü desteğe hazırız.

İtfaiye teşkilatları, meslek odaları, TÜYAK gibi meslek kuruluşları ve İş Teftiş Kurulu arasında koordinasyon kurularak kamusal denetim sağlanmalı ve nihai çözümlere yönelik adımlar atılmalı.”

 

“DENETİMLER ARTIRILMALI”

İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin eksiksiz olarak alınması gerektiğini de vurgulayan Yener, “Çok yetersiz olan işyeri denetimleri ile iş güvenliği denetimleri artırılmalı, denetim bulguları şeffaf bir biçimde sendikalar ve meslek odalarıyla paylaşılmalı, tespit edilen uygunsuzluklara yönelik caydırıcı idari ceza işlemleri uygulanmalı. İşyerlerinde önlem almanın esasen işveren yükümlülüğü olduğu benimsenmeli, kamu ve adli makamlar kararlarını buna göre almalı. Yangınlar sadece tesisler için değil, etrafları için de risk oluşturur. Bu nedenle belediyelerin imar ve ruhsatlandırma işlemleri disipline edilmeli, sanayi tesisleri ve imalathane türü işletmeler toplu yaşam ve iskan alanlarının dışına çekilmeli. Yapı denetimi, imar, çalışma, iş yasaları ve ilgili tüm mevzuat buna göre düzenlenmeli, mahalle araları ve konutlaşmanın olduğu alanlarda sanayi işletme ruhsatları verilmemeli, sanayi tesisleri OSB’lerde veya fiziksel olarak bağımsız, uygun mekanlarda olmalı” ifadelerini kullandı.

 

“DENETİM, PİYASA İNSAFSIZLIĞINA BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİ”

 “Yerel yönetimler, mekanik tesisat konusunda proje üreten ve uygulayan firmaların Odamızca yetkilendirilmiş olması şartını aramalı” diyen Yener, şunları dile getirdi:

“Bu firmaların bünyelerinde uzmanlık belgesi almış yetkili mühendisler bulundurması ve bu firmalarca yapılan projelerin mimari, mekanik tesisat ve elektrik tesisat projelerinin ilgili meslek odalarının mesleki denetimlerinden geçirilmesi sağlanmalı. Tesisatlar, ulusal ve uluslararası teknik mevzuatlar kapsamında tesis edilmeli, ilgili teknik şartnameler çerçevesinde sürekli olarak bakım ve periyodik kontrolleri yapılarak işletilmeli. Kamu kurumları denetimlerini sıklaştırmalı ve endüstriyel tesis çalışanları İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik ve Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik doğrultusunda yangın eğitimi almalı. Yangın senaryoları itfaiye ile birlikte prova edilmeli, yangın tatbikatları aracılığıyla ilgili kuruluş ve personelinin olası yangınlara hazırlıklı olup olmadıkları denetlenmeli. Denetim kamusal bir görevdir ve endüstriyel tesislerin yangın tesisatının kontrolleri bu anlayışla yapılmalı. Denetim, piyasa insafsızlığına bırakılmayacak kadar önemli bir görevdir ve mevzuat kamusal çerçevede yeniden düzenlenmeli.” HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1143 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim